içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Özgür Beyinler Tutsak Beyinler

  Kutsal olan acı, yokluk ve kaos üretir. Hangi kurum, kişi ya da anlayış kutsala dönüşürse onun karşılığında birey ya da toplum acı çeker. Çünkü kutsallaştırılan ne olursa olsun dokunulmaz, eleştirilemez. Aynen kabul edilir, sonuçlarına katlanılır. Kutsallık evrensel anlamda üretimi engeller. Bilim, sanat, teknolojinin geri kalmasına neden olur.

  Kutsallığın tarihsel karşılığına bakarsak, bol miktarda olumsuz örneğini görebiliriz. Tanrının elçisi ya da kendisi olarak vatandaşlarına (aslında kölelerine) kabul ettirilen firavunluk kurumu, insanlara hayatı pahasına acı çektirmiştir. Roma imparatorluğu da aynı şekilde, İmparatorun kutsallıktan kaynaklanan dokunulmazlığı, acı ve yokluktan başka bir pay vermemiştir insanlarına. Ortaçağ Avrupası din ve devlet adamlarına sağladığı kutsal dokunulmazlık nedeniyle, milyonlarca insan sefalet içinde yaşamıştır. Daha da fazlası engizisyon (Hristiyan din mahkemeleri) olmadık gerekçelerle insanlara ağır cezalar vermiştir.

   Osmanlı’da da benzer olaylar yaşanmıştır. Din adamlarının, (özellikle şeyhülislâmlığın) hanedanlık lehine, vatandaş (tebaa) aleyhine vermiş olduğu fetvalar insanların zor koşullarda yaşamasına neden olmuştur. Hanedanlığa tanınan ayrıcalıklar, insanların yaşam hakkının bile iki dudak arasından çıkacak kelimelere bağlı hale getirmiştir. Günümüze kadar bilinen din kuralının, hanedanlığa verdiği iltimas nedeniyle ters yüz edildiği durumlar bile görülmüştür. İslami kurallara göre, boşama hakkı (3 talak) padişahın kardeşi olan kadına da verilmiştir. Uç noktaya ulaşan başka bir kural padişahın yüzüne bakmanın ölümle bile cezalandırılabilecek sonucun olması.

   Kutsallık böyledir. İnsan beynini tutsak eder. Söylenenin doğruluğu, yanlışlığı sorgulanmaz. Sorgulanması halinde, farklı şiddetlerde yaptırıma (cezalandırmaya ) neden olur. Bu yaptırımlar coğrafyalara göre, hapis, sürgün, sopa-kırbaç, organ kesilmesi hatta idam bile olabilir. Sorgulamanın önüne geçilmesi nedeniyle toplumlar, hiç bir zihinsel üretim geliştiremez. Eğitimin, sanatın, teknolojinin, tarımın gelişmediği toplumlar ya yok olur, ya da geri kalır.

   Kutsallık yalnızca devlet boyutunda değil, küçük toplumsal gruplarda bile ile insanlara olumsuz yaşam seçeneği sunar. Kabilelerde, aşiretlerde, köylerde hatta ailelerde bile bu durum geçerlidir. Kutsallık bazı durumlarda gelenek-görenek, töre olarak karşımıza çıkar. Bir ailede, kız çocuğunun isteği dışında evlendirilmesi en bariz örnek olabilir. Ortaçağ Avrupası’nda (var olduğu tartışılsa bile) ilk gece hakkı kuralının trajik yönü, filmlere bile konu olmuştur. Buna göre gelin, ilk gecesini o bölgenin senyörü isterse onunla geçirecektir, vücudunu ona verecektir. Bu durum Asya’nın bazı bölgeleri içinde geçerlidir.

  Yukarıdaki örneklerin hemen hemen hepsi, kutsallık ve bundan kaynaklı dokunulmazlıkların insanlara sunduğu yaşam standartlarının düşük olması üzerine. Kutsallık çok azınlıkta olan bir kesimin olağan üstü varsıllık, ihtişam içinde yaşamasına, çok büyük bir kesiminde yokluk ve insanlık dışı koşullarda yaşamasına neden olur. Kutsallık aynı zamanda yoksulluk ve baskıyı meşrulaştırmaya yarar. Bu durum, yoksulluğu yaşayanlar arasında bile çelişki doğurur. Kutsal kuralları tartışmasız kabul eden yoksul ile bunu sorgulayan yoksulu karşı karşıya getirir.

   Özgür beyinde kutsallık yoktur. Bir kutsallık varsa, evrensel anlamda insanların eşit,  standartları yüksek insani koşullarda yaşama hakkıdır. Özgür beyin, bilgi edinme ve bunlarla düşünmeye neden olur. Her türlü bilgiye açık olan özgür beyinlerin,  bu bilgiler ışığında doğruya en yakın sonuçlara ulaşması daha gerçekçidir. Kutsalı tek seçenek olarak kabul edenin aksine özgür beyin, çok seçeneklerin olmasını savunur. Bu aynı zamanda farklılığın bir arada yaşamasına fırsat veren yaşam kültürünün ortaya çıkmasına neden olur. Özgür, eşit ve insanca yaşamak, ancak özgür beyinlerin çoğalması ile mümkün olur. Geleceği onlar inşa eder

Bu konuda tarihsel pratikleri gösteren aşağıdaki kitabı öneriyorum:

İlkel Düzen Efsanesine Bir Meydan Okuyuş

HASTA TOPLUMLAR

Robert B. Edgerton

(Doğan Cüceloğlu Önsözüyle)

Buzdağı yayınları, 6. Baskı

Bu yazı 950 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum