içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bal Hikayesi

Bilgi çağında yaşıyoruz  ama enformasyonla -malumat-   uğraşıyoruz.

Merak ettiğimiz her ne varsa bir tıkla ulaşabilmekteyiz.

Bu ulaştığımız şeyler sadece bizim merakımızı gideren bilginin hammaddesi  olma özelliği taşıyan enformasyonlardan ibarettir.

Bilgi değildir.

Enformasyonların bilgi olması için doğruluğunu  araştırmamız, hangi bilim alanına giriyorsa o alanın kendi sisteminde işlememiz gerekmektedir.

Mesela felsefe acısından bir şeyin bilgi olabilmesi için akıl süzgecinden geçirmemiz gerekmektedir.

Felsefe yapmamız lazım yani.

Felsefe yapabilmek için verili olanla yetinmeyip  gerçeği  merak etmemiz lazım.

Hakikati, doğruyu, gerçeği, bilme merakı.

Enformasyonla yetinmeyip, bilgiyi arayan bir filozofun  bizi düşündüren; Enformasyonla bilgi arasındaki  farkı çok güzel anlatan  bal hikâyesini sizinle paylaşmak istiyorum.

''Demokritos, sofrasına gelen incirleri yerken bir bal kokusu almış ve hemen bir araştırmadır başlamış kafasında, o güne dek incirlerinden almadığı bu bal kokusu nereden gelebilir diye.

Merakını gidermek için kalkmış sofradan, incirlerin toplandığı yeri görmeye gitmek istemiş. Sofradan niçin kalktığını duyan hizmetçi kadın gülmüş:

Boşuna zaman kaybetmeyin, demiş: incirleri bal çanağına koymuştum toplarken.

Demokritos’un canı sıkılmış bu araştırma fırsatını kaçırdığı, bir merak konusu elinden alındığı için ve ‘Hadi be sende’ demiş hizmetçi kadına,

‘keyfimi kaçırdın; ama ben yine de bal kokusu incirde kendiliğinden varmış gibi nedenini araştıracağım.''(1)

Montaigne; Denemeler‘(1)

Bu yazı 11524 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum