-
ERGÜN BÜLTEN
Tarih: 21-01-2025 21:21:00
Güncelleme: 21-01-2025 21:21:00
Tanrı’ya İnanmak Akıl ve Bilim
Bugünkü akıl ve bilimle Tanrı’nın varlığını da yokluğunu da kesin olarak kanıtlamak mümkün değildir. Bunun nedeni, Tanrı’nın varlığı veya yokluğu meselesinde bilimin yetersiz kalmasıdır. Bilim, gözlemlenebilir ve ölçülebilir olgularla ilgilenir; metafiziksel varlıklarla uğraşmaz.
Her ne kadar felsefe metafiziksel konular üzerine düşünsel argümanlar sunsa da bunlar, bilimsel kanıt olmaktan ziyade düşünce temellidir ve bireylerin inanç dünyasını şekillendirebilir. Ancak dini inanç, eğer bilim ve felsefenin kesinlik arayan konusu olsaydı, bu durumda inanç bir bilgi alanına dönüşür, "inanılacak" bir şey olmaktan çıkardı.
Bilimle Dini İnancı Ayırmak Gerek
Diyelim ki çok akıllı bir bilim insanı, Tanrı’nın varlığını felsefi ve bilimsel yöntemlerle kanıtladı. Biz de bu kanıta dayanarak iman ettik ve inancımızı yaşamaya başladık. Fakat bir süre sonra, ondan daha zeki ve bilgili bir bilim insanı çıktı ve bilimsel ya da felsefi olarak Tanrı’nın yokluğunu kanıtladı. O zaman, bu yeni "kanıta" dayanarak inancımızdan vaz mı geçeceğiz? İbadetlerimizi terk mi edeceğiz?
Bu durum, dini inancın yalnızca bilimsel veya felsefi argümanlarla temellendirilemeyeceğini gösterir. İnanç, bilimsel doğrulamalara dayanmaktan ziyade gönülle ve ruhsal bir bağ kurma ihtiyacıyla ilgilidir.
Felsefe ve Tanrı İnancı: Düşüncenin Yolculuğu
Felsefe, her çağdaş insanın ilgilenmesi gereken bir alandır. Felsefi düşünce; sorgulamak, araştırmak ve farklı bakış açıları geliştirmek için bir zemin sunar. Bu bağlamda Tanrı üzerine düşünmek ve sorgulamak, düşünen bir insanın vazgeçilmez bir uğraşıdır.
Ancak, felsefe insanı dindar ya da dinsiz yapmaz; bireyi daha geniş bir perspektiften düşünmeye ve çağdaş bir birey olarak sorgulayıcı bir zihniyete sahip olmaya teşvik eder. Sorgulama sonucunda kişi dinleri akıldışı bulup dinlerden ve Tanrı inancından uzaklaşabilir. Felsefe, kesin yargılar sunan bir bilim değildir; farklı düşünce sistemlerini ve bakış açılarını bir arada değerlendiren bir yöntemdir.
Sonuç olarak, dini inanç, ne bilimin ne de felsefenin sınırları içine sıkıştırılır. İnanç, akıl ve bilimle anlamlandırılamayan, insanın gönül dünyasında yer bulan bir meseledir. Bu yüzden, inancı anlamak için akıl kadar gönüle de yönelmek gerekir.
- Politik Oksimoron
- Tek Çare Atatürk'ün Vizyonu; Ülkenin Gidişatından Rahatsızım
- Acıdan Kaçmak ve Zevke Ulaşmak Üzerine Stoacı Bakış
- Tutkular (Hevâ) Üzerine; Tutkulara Descartes, Stoacılık, İslamî Yaklaşım
- Felsefenin Dört Kavramı ve Bilime Yol Açan Doğası
- Türkiye'de Düşünce Çürümesinin Anatomisi
- Eşref-i Mahlukat ve Modern İnsan Olma Eylemine Felsefi Yolculuk
- Hangi İsa?
- Demokrasiye Demagog Darbesi
- Akıl Nedir? Felsefi Düşünce Nasıl Geliştirilir? Üç Önemli Adım
- Bir Zamanlar İnsanlar Ne Kadar da Kandırılmaya Müsaitmiş!
- Fideizm: Rasyonalizme Karşı İnanç Temelli Bir Yaklaşım