-
FİKRET ÇOBAN
Tarih: 22-10-2024 00:43:00
Güncelleme: 22-10-2024 00:43:00
Bu canice bebek cinayetlerini işleyen insanlar otlakta değil bu toplumda yetişti. Bu kadar alçak, hırsız, katil insanların içinden çıktığı nasıl bir toplum olduk biz? Bilinen sözdür tekrar edeyim, suçu toplum hazırlar birey işler. Kültür, eğitim, sokaklar, camiler, alışveriş merkezleri, üniversiteler, aileler, iktidar, yönetim biçimi, doğaya ve insana bakış her şey ama her şey insanı bicimlendirir.
Denetim, kamusallık, demokratik tepkiler, adalet, hukuk gibi evrensel yaşam ve insanlık değerleri değil de lümpenleşme, mafyalaşma, çeteleşme, toplumla bağını çıkar ve bencillik üzerine kurmuş insanların dediği oluyorsa bu sonuçlar kaçınılmazdır.
Yani her şey bu toplumda yaşanıyor bu da olmaz, bu kadarı da olmaz diye diye şimdi ne diyeceğiz? Bebekleri depodaki mal gibi gören oradan ticari kazanç, para kazanmanın örgütünü kurmuş bu insanlar nerde yetişti? Otlakta mı, keşke otlakta yetişseydiler belki acıma duyguları olurdu, bu kadar canileşmezdiler ama bu toplumda yetiştiler. Bizim de yetiştiğimiz bu toplumda!
Her gün her yerde, doğada, ortak yaşam alanlarımıza rant uğruna ne kötülükler yapılıyor, Kılıfına uyduruyor gözümüzün önünde insanlar kendi çıkarları için tüm canlı yaşamını yok ediyorlar. Susuyoruz, aman bana ne günü birlik yaşayıp yiyip içip gidiyoruz.
Çocuğa, ağaca, dereye, ormana mal gözüyle bakan oradan ticari kazanç yapısının yollarını siyaset, bürokrat sermaye eliyle bulan bu insan güruhun önüne geçemezsek onların ağzına gem vuramazsak İşimiz zor, daha dur bakalım ne çirkeflikler ne canilikler ortaya çıkacak. Önemli olan bizim ne yaptığımız, nerede durduğumuz demokratik tepkilerimizi kitlesel bir güç olarak ortaya çıkarıp çıkaramadığımız bu kadar da olmaz diyorsak o zaman sürüden kopmamız gerekir!
Herkes sürüye katıldığından, kentlerin yollarından geçip işe yemliklerinin başına ya da eğlenceye gidiyor. Sistem tarafından sınırları iyice çizilmiş yaşamlarına gidiyor. Böylesi bir yaşamda yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru formları, evrak kayıtları ve yasaklar vardır. Özgürlük yoktur, özgürlükten korkarlar. O nedenle insanlar kendi yaptıkları parmaklıkların ardında boğulmayı bekliyorlar ' der Kafka Dönüşüm romanın bir bölümünde.
Maalesef bu toplumda toplum yararı değil sadece ve sadece her durumda kendi çıkarına hizmet eden insan yığınları çoğaldıkça bu kötülükler başımıza gelmeye devam ediyor. Çünkü böyle hareket edenler toplum ve devlet katmanın her birimine, bölümüne yerleşmiş.
Çoğumuz ortaya saçılan kötülükler, canice işlenen bebek cinayetleri konusunda acı çekiyoruz. Kalbimiz acıyor, acıdan yırtılıyor.
Ne yapıp edip sosyal amaçlara, insan ve canlı yaşamına yönelen çeşitli semboller ve ideolojilere örtü olarak kullanan bu paracı, piyasacı kapitalist üretimi, kültürü ve onun ahlak anlayışını; demokratik tepkilerimizi göstererek en azından sınırlamamız ve toplum yararına evrensel yaşam normlarına dönme mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor.
- Atı neden yalnız bıraktın, baba!
- Eylül Basmış Ruhumu
- Suçıkan‘da Susuz Kalmak!
- Doğamızı mahveden, şirketlerin kazanma hırsıdır
- İhtiyaçlar sıralamamızı kim belirliyor?
- Umut Devrimcidir!
- Kork Benim Açlığımdan!
- Hayatı şiirle sevmek!
- Ya Yaşamdan Yana ya da Şirketin Bizi Zehirlemesinden Yana Olacağız; Bunun Ortası Yok!
- Akbelen'de 'Egemenlik kayıtsız şartsız' kimindi?
- Akbelen Dersleri (2 )
- Akbelen Dersleri ve kölelik Ahlakı! (1